9 Aralık 2010 Perşembe

Bir anı, eskilerden, unutulmayan...

1995 yılında Aziz Nesin'i kaybettigimizde cok buyuk uzuntu duymustum. Yıllar once Izmir Fuari'na gittigimizde ona imzalattigim kitabi hatirlayip, kitabin icine bir ani yazisi yazmistim. O yazıyı hic dokunmadan iletiyorum, bir kez daha anisina saygiyla...

" O gun, Aziz Amca'nın imza gunu oldugundan habersizdik.
 Izmir'deydik ve alisveris icin bir supermarkete girmistik. Ciktigimizda marketin yaninda Aziz Amca'nın kitap sergisini ve onunde de kitaplarini imzalamak icin oturan Aziz Amca'yı (kucuk ama dev adamı) gorduk.
 Ben kitap imzalatmak istedim. Babam bana bir kitap aldı. Kitabimi imzalatmak icin oldukca uzun bir siraya girdim.
 Sıra bana geldiginde cok heyecanlanmistim. Adimi sordu ve sonra kitaba birseyler yazip kitabi bana verdi.
 Aziz Amca öldü...
 Su anda anısı elimde. Onu özenle sakliyorum.
 Ey Dev Adam,
 Seni ve yıllar oncesindeki bu kucuk anıyı unutamiyorum. "

7 Aralık 2010 Salı

Bir siir..

Ozdemir Asaf'in siiri. Tasinmak ve geride kalanlar...

Taşınmak kadar                                                                             
Hüzünlü bir kırık yoktur
Bir kopma bir yaralanma
Gizlenmiş bir hıçkırık yoktur
Şarkıları vardır ya büyük olayların
Taşınmanın da bir şarkısı olmalı dedik
Şimdi onu okuyalım
Şarkısını taşınanların
Çocuklar dikkat edin
Bir şey unutulmasın
Mangalın kapağı
Tuz kutusu
Teyzemin başörtüsü
Ihlamur torbası
Sürahinin örtüsü
Kırılmasın dikkat edin
Safran kavanozu
Çocuklar dikkat edin
(Şangır şungur)
Ah kırılmasın
Kırılmasındı
Anneannemin lambası
(Kamyon sesi gelir)
Her şey tamam mı
Her şey tamam
Anne her şey tamam
Tastamam
Ama babamın
Şu pencerede kalan
Bakışlarını
Alamadım bir türlü
Çakılmış köşesine
Alınmıyor alınmıyor
Babamın bakışları
Kırılmıyor da
Yerlere de düşmüyor
Orada
Duruyor hava gibi
Taşınmıyor anne
Babamın bakışları
Taşınmıyor
Desinler boşuboşuna
Güle güle

26 Ağustos 2010 Perşembe

MiDiLLi'YE KARSI..

Nerden baslasam, nasil anlatsam....


Sokakagzi'nda gecirdigim haftasonu, hayatimdaki en guzel tatillerden biriydi.
Sokakagzi, Assos'ta Koyunevi Koyu'nun sahil kismina verilen ad. Iddiasiz, kendi halinde, oldukca sakin ve siradan bir yer. Bu yuzden fazlasiyla etkilendim sanirim. En populer tatil yerlerinin yozlasmasi, insan kalabaligi, gurultu ve cevresel kirlilik beni tatilden sogutmaya baslamisti artik. Sonunda aradigim yeri buldum.


Burada karsilastigim her kisi (denizde, yolda, pansiyonda, kumsalda) tanidik sanki ve anlasmiscasina bir birliktelikle huzur bulmaya gelmisler gibi. Herkes gulumsuyor birbirine. Selam veriyor.

Denizi ve kumu cok guzel. Kaldigimiz motel temiz ve yemekleri harikaydi.

Ilk aksam, yemekten sonra biraz yuruyus yaptik ve Dutburnu denilen mevkide, yuksekce bir kahveye gittik. Aslinda bir koy evi, fakat bahcesi kahveye donusturulmus. Asma yapraklarinin altinda tahta masalar ve sandalyeler, karsida Midilli Adasi. Gokyuzundeki yildizlar, uzansam tutacakmisim gibi yakin..
Canimiz hiz kalkmak istemedi, esen ruzgar usuttu, kahvenin tadi damagimizda kaldi. Edilen sohbet, yapilan espriler, uzaktan duyulan dugunun sesiyle cektigimiz halaylar.. Unutulmaz bir geceydi.

Gelecek yaz, yeniden Sokakagzi'na gidecegim, bu sefer daha uzun bir tarih araliginda..

DEGiSiM

Insan hayati degisim icinde. Hepimiz farkinda olmadan gunbegun degisiyoruz.

Bir sarki dinleriz, her bir tinisini ayrimsayarak , ruhumuzda hisssederiz notalarin herbirini..

Bir kitap, bir siir bazen.. Okumak, degistirir bizi. Sair ne de guzel yazmistir dizeleri. Hic dusunmedigimiz bir seyi dusundurur bize ya da hep icten ice duyumsadigimiz ama ifade edemedigimiz seyleri..Isler birdenbire benligimize..

Film izlemek de boyle bisey, tipki kitap okumak gibi. Gorunmez hayatlari ya da kendi yuzumuzu gosterir bize ruhumuzun dev aynasinda. Yepyeni bir lezzetle tanisiveriririz o an..Tatli, aci ya da eksi..Nasil bir tat alacagimizi onceden kestiremedigimiz, bazen bir tokat kadar keskin…

Gezmek bazen degismektir..Gezileri severim. Yeni insanlar tanimak, yeni yerler gormek.. Hic dusunmedigim hayatlarla karsilasirim, ya da hep dusunup, hayalini kurdugum..Gozlerimi emanet ederim karsimda duran nefis manzaraya, dalar giderim o an..

Degisim, degismek bizim her animizda var. Yeni bir giysi aldigimizda, sacimizi kestirdigimizde, yeni bir kitapta, bir filmde, bir sohbette, bir insanda, hayata dair tum paylasimlarda ve yalnizliklarda…

Degisim yas alisimizda var ve hayati anlamlandirisimizda..

Degismeden var olamam.

Herakletios’un soyledigi gibi; “Ayni Nehirde Iki Kez Yikanilmaz”

24 Ağustos 2010 Salı

KAHVE SAATLERi

Kahve deyince, kesinlikle Turk Kahvesi olmali..

Benim icin tasidigi anlam ve hayatimdaki yeri; sicak, kopuklu, uyarici bir icecek olmaktan cok ote anlamlar tasiyor.

Turk kahvesi guzel bir sohbeti paylasmaktir. Cok ozlediginiz biriyle konusmaya baslamadan once, ‘dur bi kahve yapalim, oyle anlatirim’ cumlesi gelir, sohbetin olmazsa olmazidir. Bir iletisim araci olur o an, bir kopru islevi gorur..

Ailemi ozledigimde aklima kahve saatlerimiz gelir, ‘su an iciyorlar midir acaba’ cumlesi gecer aklimdan..Kahve bir paylasimdir aramizda. Sevgimizi, huzurumuzu yasama saatlerimiz olur biraraya gelince..

Guzel bir kitap okurken bir yandan kahve icmeye bayilirim. Kitabin lezzetine lezzet katan bir baharat gibidir o an kahve benim icin.

Soguk kis geceleri sinemadan cikista, disarida bir kahveciye gidip filmi kritik etmek ayri bir zevktir. O gecenin kritigine kahve inanilmaz derecede eslik eder, guzel bir yemegin ardindan yenen bir tatli misali..

Yemek demisken, is yerindeysem eger, ogle yemeginden sonra, kahvem eslik eder calismalarima. Gunun yorgunlugunu, gerginligini hafifletmekte birebir bir ilac gibi..

En iyi arkadaslarimdan biridir kuskusuz o.. Hayatimdaki yeri doldurulamaz dostlardan biri. Ustelik ne zaman istersem o zaman yanimda yerini alacak , luks bir arkadaslik..

Zaman zaman can sikintisindan kapatilan fallar, hayal ettiklerimize inanmamizi saglar. Bir gun gerceklesecegine inanarak daha cok umit eder ve hayal kurariz..

“Bir fincan kahvenin kirk yil hatiri vardir” sozu bosuna soylenmemis, kahve insanlar arasinda yillarca surecek ve vefa yaratacak bir iliskinin tohumlarini atabilir. Kahve ikram etmek ve biriyle kahve icmek onemlidir. Bu yuzden kiz istemelerde kahve icilir hep.

Orjinal, farkli kahve sunumlari ve fincan bicimleri hep ilgimi cekmistir. Henuz bir kolleksiyon yapmaya baslamadim fakat kahve fincanlarini fotograflamaya basladim. Gunun birinde belki de bir fotograf kolleksiyonuna donusebilir, kimbilir…

Turk kahvesinin pek cok faydasi varmis, bunlari da eklemek istiyorum:
* Kahve, kolesterolu dusuruyor.
* Kahve, seker hastaliginin erken uyari sinyali olarak kabul ediliyor.
* Kahve, agri kesicilerin etkisini %40 oraninda arttiriyor.
* Kahve, gogus kanseri riskini azaltiyor.
* Kahve, nefesi aciyor.
* Kahve, siroz hastaligi riskini yari yariya dusuruyor.
* Kahve, giriskenligi arttiriyor.
* Kahve, parkinson hastaligindan korur.
* Kahve, pankreas kanserini azaltiyor.
* Kahve, bagirsaklari duzenliyor.
* Kahve, depresyona karsi etkili.
* Gunde 3 fincan kahve, astim tehlikesini azaltiyor.

Kahvenin ve tum getirdiklerinin hayatimdan eksilmemesini diliyorum..

19 Ağustos 2010 Perşembe

iNsanlar

Ataol Behramoglu'nun harika bir siiri. Son gunlerde hep bu siiri okuyorum.

insanlar da ulkelere benziyor
sinirlari var, yuzolcumleri
yasalari var
bayraklari, ilkeleri
kimi daglik bir arazidir.
kimi kirac
kimi bereketli
kimi dardir
kimi engin gozalabildigince
kiminin sinirlarindan siki pasaport denetimiyle girilebilir.
elini kolunu sallayarak girersin kiminden iceri.
sonucta ne kucumse insanlari kizim
ne de onemse gereginden cok
ama anlamaya calis
nedir ve ne kadar genisleyebilir yuzolcumleri.


Ihtiyacimiz olan tek sey bu sanirim, "anlamaya calismak" ve hersey nasil da degisir bunu yapmaya basladigimiz an...